NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ الْوَارِثِ
عَنْ
أَيُّوبَ
عَنْ نَافِعٍ
عَنْ ابْنِ
عُمَرَ قَالَ
نُهِيَ عَنْ
رُكُوبِ الْجَلَّالَةِ
İbn Ömer (r.a.)'den; demiştir
ki:
"Dışkı yiyen
hayvan'a binmek yasaklanmıştır."
İzah:
Tirmizi, etime; Nesaî,
dahaya; İbn Mace, zebaih; Muvatta, edahi; Ahmed b. Hanbel, I, 219, 226, 241,
253, 321, 339.
Bilindiği gibi
dışkı yiyen hayvana
= cellâle, denir. Bu dışkı ister koyun, sığır, deve gibi dört ayaklı
hayvan dışkısı olsun, isterse kaz, Ördek, tavuk gibi kümes hayvanları dışkısı
olsun.
İbn Hazm,Cellâle
isminin sadece dört ayaklı hayvanların dışkısını yiyen hayvanlara
verilebileceğini iddia ederken, bazı ilim adamları da, yiyeceklerinin ekserisi
pis hükmündeki şeyler olan hayvanların cellâle sayılacağını, yiyeceklerin
ekseriyeti temiz olan hayvanlarınsa cellâle sayılamayacağını söylemişlerdir.
İmam Nevevi, "Tashih'üt-tenbih" isimli eserinde bu görüşü savunmuşsa
da; "er-Ravda" isimli eserinde Râfiî'ye uyarak, "Bu hususta
nazar-ı itibare alınacak Ölçü, hayvanın etsuyunun veya etinin, tadı, rengi ve
kokusunun bozulup bozulmamasıdır. Eğer hayvanın etinin tadı, rengi ya da kokusu
bozulmuşsa hayvan cellâledir, yoksa cellâle değildir." demiştir.
Bu mevzuda Hattâbî de
şöyle diyor; "İnsanlar dışkı yiyen hayvanın etinin yenip yenmeyeceği ve
sütünün içilip içilmeyeceği konusunda ihtilaf etmişler, rey ehli ile İmam Şafiî
ve Ahmed b. Hanbel bu hayvanların etlerinin yenmesini ve sütlerinin içilmesini
mekruh görmüşlerdir. Sözü geçen ulemaya göre böyle bir hayvan birkaç gün
hapsedilip temiz yemlerle beslenmedikçe etleri yenmez ve sütleri içilmez.
Bir hadis-i şerifte
rivayet edildiğine göre dışkı yiyen bir hayvanın etini yiyebilmek için hapis
süresi kırk gündür. Buna göre, dışkı yiyen sığırların etlerinin ve sütlerinin
helal olması İçin, kesilmeden önce en az kırk gün hapsedilip temiz yemlerle
beslenmeleri icâbeder. Hz. Ömer tavukları üç gün hapseder ondan sonra keserdi.
İshak b. Rahûye dışkı
yiyen hayvanların etini güzelce yıkadıktan sonra yemekte bir sakınca
olmadığını söylerdi.
Hasan el-Basri (r.a.)
ise, Cellâle'nin etini yemekte bir sakınca görmez ve hiçbir işleme tabi
tutmadan onun etinin yenilebileceğini söylerdi. Mâlik b. Enes de bu görüştedir.
İbn Reslan
"Şerhu's-Sünen" isimli eserinde şunları söylüyor: "Dışkı yiyen
hayvanın ne kadar hapsedilmesi gerektiğine dair tesbit edilmiş belli bir süre
yoktur. Bazı âlimler bu sürenin deve ve sığır cinsi için kırk, koyun cinsi için
yedi, tavuk cinsi için de üç gün olduğunu söylemişlerdir, et-Tahrir ve
el-Mühezzeb isimli eserlerde de bu görüş
tercih edilmiştir."[bk. Mübârekfûri, Tuhfetü'l-ahvezi V, 549, 550.]
Bu mevzuda
Bezrül-Mechûd müellifi şunları söylüyor:
"Cellâle: Pislik
yiyen ve bu pisliğin tesiri etinde sütünde ve terinde görülen hayvandır. Bunun
etinin ve sütünün mekruh oluşunun sebebi, etinin ve sütünün yediği pisliklerle
karışmış olmasıdır. Eğersiz veya semersiz olarak binilmesinin mekruh oluşunun
sebebi ise, onun kokusunun ve terinin binen kimeseye geçmesidir. Bu gibi
hayvanlara binmek alışkanlık haline gelmesin diye yasaklanmıştır. Kıymetli
âlimlerimizden merhum Ö.Na-suhi Bilmen, Hanefi mezhebinin bu mevzudaki görüşünü
şöyle Özetliyor: "Temiz olmayan şeyleri yemiş olan tavuk, koyun, sığır,
deve gibi hayvanların etleri bir müddet hapis edilmeksizin hemen kesildikleri
takdirde mekruhtur. Çünkü bu halde etleri fena kokudan hali olmaz. Hapis
müddeti, tavuklar için üç, koyunlar için dört, sığırlar ile develer için on
gündür. Böyle pislikle teayyüş eden bir hayvana "cellâle"
denir."
Bu hayvanlar, temiz
olmayan şeylerden etleri kokmayacak miktar da yemiş oldukları takdirde
hepisleri lazım gelmez. Etleri kerâhetsiz olarak yenilebilir.[Bilmen 0. N.,
Büyük islam İlmihali s. 417.]